Haber

Erdoğan: “Yargıtay’ın bir Yargıtay olduğunu kimse inkar edemez. Gelinen noktada birçok yanlışın ardı ardına yapılması da aynı noktaya geldi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Özbekistan dönüşünde uçakta; “Yargıtay’ın bir yüksek mahkeme olduğunu sanırım kimse inkar edemez. Maalesef bu noktada Anayasa Mahkemesi defalarca hata yaptı. Bu bizi çok üzüyor. Anayasa Mahkemesi’nin kararına karşı şimdi de Yargıtay şöyle dedi: : ‘Siz yüksek mahkemeyseniz ben de Yargıtay’ım ve Yargıtay olarak ben de sizin hakkınızda yaptırım uygulanmasını talep ediyorum.’ Bu talebin gereklerini bekliyor ve bu talebin gereklerini yerine getirecek makamdan bu talebi istiyor. Eğer bu parlamentoysa bunu parlamentodan istiyor. Şimdi alın Can Atalay’ı, bir kenara bırakın. Maalesef Bundan önce de benzer şeyler yaşandı. Meclisimiz bu konularda ağır davranıyor. “Meclis’te dokunulmazlıkların kaldırılması süreci geciktiği için çok sayıda terörist kaçarak yurt dışına gitti” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı 16. Liderler Zirvesi’ne katılmak üzere gittiği Özbekistan’dan dönüşünde uçakta basın mensuplarının sorularını yanıtladı. İletişim Başkanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

BLINKEN’İN EN BÜYÜK HATASI İLK SEKTÖRDE OLDU: (Hakan Fidan – Antony Blinken görüşmesine ilişkin soru üzerine) 3 günde 1,5 milyon kişi İstanbul Yenikapı’ya gelip orada toplanırsa bu bir anlam taşır. Başka bir deyişle, ‘Sesimizi dinleyin. ‘Sesimizi dünyaya haykırın.’ onlar söylüyor. ABD Dışişleri Bakanı Blinken’in en büyük hatası başlangıçta oldu. İsrail’e gittiğinizde ‘Ben buraya ABD Dışişleri Bakanı olmanın yanı sıra Yahudi olarak da geldim’ diyorsunuz. Eğer öyle derseniz bunun da bir karşılığı olacaktır. Bu ne anlama gelir? Bunun cevabı ise Yenikapı’da bir anda 1.5 milyon kişinin toplanması oldu. Bu tür toplulukların Türkiye’nin farklı yerlerinde bir araya gelmesidir. İngiltere, Fransa ve Amerika’da on binlerce kişi Beyaz Saray önünde toplandı. Bunlar bir parlama. Biz Türkiye olarak bu konuyla ilgili düşüncelerimizi ve çözüm formüllerimizi herkesle paylaşıyoruz. Artık bu sorunun ortadan kaldırılmasını istiyoruz.

Diplomasinin tüm imkanlarını kullanarak insan odaklı yaklaşımımızın sahada karşılığını almaya çalışıyoruz. İnsan hakları ve uluslararası hukuk, bu kirli savaşın bir an önce durdurulmasını emrediyor. Hiç kimse kendisini uluslararası hukukun dışında konumlandırmamalı, böyle bir pervasızlık sergilendiğinde herkesin buna karşı tavır alması gerekir. Ne yazık ki bahsettiğim pervasızlığın odağında İsrail var. “İsrail sorunu çözülmediği sürece ne bölgemizde ne de dünyada tam bir barış veya tam bir uluslararası hukuk sistemi olamaz.”

FİLİSTİNLERİ İSRAİL’DEN KURTARMAK OLMASI GEREKEN ŞEY: Olması gereken Filistinlileri İsrail’in elinden kurtarmaktır. Şimdi biz Türkiye olarak buraya müdahale edeceksek İsrail’in burada yapması gereken bir an önce Filistinlileri serbest bırakmak, bir yandan da Hamas’ın elindeki İsraillileri bir an önce serbest bırakmak ama iki şey var. burada: Askerler var, siviller var. Aslında Hamas’ın sivilleri bırakmama kararlılığı yok. ‘Onları bırakacağız.’ onlar söylüyor. Tabii orada askerler de var. Bu askerler arasında üst rütbeli askerler de var ama İsrail’in 5, 10 ve 15 yaşındaki çocukları rehin alma konusundaki vicdansız tutumu da ortada. Olumlu adımlar atıldığı takdirde her türlü riski alarak bu konunun çözümüne katkı sağlamaya çalışacağız. İsrail, Batı Şeria’da son bir ayda 2 bine yakın kişiyi tutukladı. Ondan önce cezaevlerinde tutuklu bulunan kadın ve çocukların da aralarında bulunduğu 10 bin civarında insan vardı. Hamas, İsrail’in Batı Şeria ve Gazze’de gözaltına aldığı Filistinlilerin, özellikle de kadın ve çocukların serbest bırakılmasını istiyor.

31 MART BUNUN ÖLÇEĞİ OLACAK: (CHP Kongresi ile ilgili soru üzerine) Ne demiştik? Biz dedik ki ‘Sn. Sayın Kemal.” Söylediklerimizi söyledik mi? Oldu. Eğer bunu ilk söylediğimizde yapsaydı bu kadar olumsuz olmazdı ama o zaman durum çok farklıydı. Aralarında hiçbir fark yoktur. Aslında şunu söyledim. Ne dedim? Birini al, diğerine vur. Birisi Demirtaş’a selam gönderiyor, birisi Kavala’ya selam veriyor, aynı şekilde bir başkası da selam veriyor. Şimdi hala ‘Demirtaş’a selam verirsem güçlenirim’ havasındalar. ‘Kavala’ya selam gönderirsem güçlenirim’ diye düşünüyorlar. Peki, güçlenemezsin. Sen de kaybedeceksin. Diğeri de kaybedecek. Eğer bu parti Atatürk’ün partisi ise, milli ve yerli olmayan hiç kimse Atatürk’ün partisinde kalamaz, kalamayacaktır. 31 Mart artık bunun tartısı olacaktır ve inşallah başta İstanbul ve Ankara olmak üzere Cumhur İttifakı gereğini yapacaktır. Cumhuriyet Halk Partisi, liderine kimi atarsa ​​yapsın değişmeyecektir, değişemez.

ÇALIŞANLARIMIZIN YANINDA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ: (Asgari ücret ve emekli maaşı artışına ilişkin soru üzerine) Taban fiyatı Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir oranda artırdık. Emeklilerimizin maaşlarını artırdık, onları daha rahat ettirecek çözümler geliştirdik, çok yakında hayata geçireceğiz. Bildiğiniz gibi bu ay emeklilerimizi kısa vadede rahatlatacak 5 bin liralık ikramiye ödemesi yapmayı planladık. Aldığımız önlemler ve yapacağımız ödemelerle emeklilerimizin ve çalışanlarımızın yanında olduk, bundan sonra da olmaya devam edeceğiz. Asgari fiyat meselesinin kendi takvimi var biliyorsunuz. Orta düzeydeki artışla çalışanlarımızı rahatlattık, artık işçi ve işvereni bir araya getirerek en makul çözümü bulacağımıza inanıyorum.

‘SİZ YÜKSEK MAHKEMEYSENİZ BEN DE YÜKSEK MAHKEMEYİM’ (Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında yaptığı suç duyurusunun hatırlatılması üzerine) Öncelikle Yargıtay’ın bir üst mahkeme olduğunu kimse inkar edemez. Gelinen noktada ne yazık ki Anayasa Mahkemesi defalarca hata yapmıştır. Bu bizi ciddi anlamda üzüyor. Anayasa Mahkemesi’nin kararına karşı Yargıtay şimdi şöyle dedi: ‘Siz yüksek mahkemeyseniz ben de yüksek mahkemeyim ve yüksek mahkeme olarak şimdi sizin hakkınızda yaptırım uygulanmasını talep ediyorum.’ Bu talebin gereklerini bekliyor ve bu talebin gereklerini yerine getirecek makamdan bu talebi talep ediyor. Eğer parlamento buysa parlamentodan istiyor. Şimdi Can Atalay’ı alın ve bir kenara koyun. Ne yazık ki daha önce de benzer olaylar yaşandı. Meclisimiz bu konularda yavaş hareket ediyor, dokunulmazlıkların Meclis’te kaldırılması süreci geciktiği için pek çok terörist kaçıp yurt dışına gitti.

PARTİMDEN BAZI ARKADAŞLAR BURADA YÜKSEK MAHKEMEYİ YERLEŞİYOR VE ANAYASA MAHKEMESİNİ ÖVYORSA ONLAR DA YANLIŞ YAPILMIŞTIR: Çok hızlı kararlarla bu işlerin tamamlanması gerekiyor. Bu adımlar seri bir şekilde atılmadığında bir bakıyorsunuz biri Amerika’da, biri Almanya’da, biri Fransa’da ortaya çıkıyor. Ondan sonra oradan Türkiye’yi tehdit ediyorlar. Ülkem yurt dışına kaçan sapıkların tehdidiyle karşı karşıya kalmamalı ve olamaz. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay’ın bu konuyla ilgili attığı bu adımı küçümseyemez, küçümsememelidir. Buradaki partimden bazı arkadaşlar Yargıtay’ı eleştiriyor, Anayasa Mahkemesi’ni övüyorsa onlar da hata yapıyorlar. ‘Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz’ anlayışıyla hareket etmemiz gerekiyor. Burada durup insanlara tatlı görünmenin bir anlamı yok. Son olarak şunu vurgulamak isterim ki, Anayasa yapma yetkisi Büyük Meclisimize aittir ve bu yetkiyi devredemez. “Millet iradesiyle oluşan Meclisin bu mutlak otoritesine hiç kimse karşı çıkamaz.”

(Gazze’de ateşkes sağlanmasına ilişkin soru üzerine) “Umutsuzluk diye bir şey yok. Elbette umudumuz var. 2-2,5 milyon nüfuslu bir Gazze’den bahsettiğimizi unutmamalıyız. Şu anda burada 11 bine yakın çocuk, kadın ve yaşlı Filistinli hayatını kaybetti. Ayrıca 25-30 bin yaralı var. Şu anda o devasa binaların hepsi çöktü, moloz yığınına dönüştü. Sanki bu molozların altında durum ne? Gelen haberler berbat. Bütün bunlarla birlikte nasıl olacak? Bu molozlar kaldırılacak mı? Kaldırmak mümkün mü? Üstlerinde sıradan bir ağır iş var. Bütün bu inşaat makineleri vs. çalışmak zaman alacak. Yaptığımız diplomatik saldırılardan olumlu sinyaller alıyor gibiyiz. Bunlara yöneliktir. Umudum bunların hayata geçmesidir. Bu nedenle Riyad Tepesi’ni çok önemsiyorum. Toplumların vicdan pusulasının her zaman doğruyu gösterdiğine inanıyoruz. “Bizim öncelikli amacımız ateşkesin sağlanmasıdır. Bunu başarmak için gerekli tüm adımları atıyor ve denenmesi gereken tüm yöntemleri deniyoruz. İnsanların ölümlerini durdurmak, kaygıdan titreyen çocuklara kucak açmak, onların acılarını bir nebze de olsa hafifletmeye çalışmak bizim için nihai sonuç değil, çözümün başlangıç ​​noktası olacaktır.” Diplomasinin olanaklarını sonuna kadar kullanıyoruz. Ateşkesin sağlanması için muhataplarımıza doğru, adil ve kalıcı çözümün yol haritasını anlatıyor ve bu çözümün uygulanabilmesi için uluslararası kamuoyu oluşturmaya çalışıyoruz.Ateşkesin sona ermesinden sonra atılacak adımları planlıyoruz. En küçük ayrıntısına kadar inceleyerek, sağlam ve sürdürülebilir bir barışın inşası için formüller geliştiriyoruz.

(İnsani yardıma ilişkin soru üzerine) Görüşmelerde Dışişleri Bakanımız tarafından kendisine bazı tekliflerimiz iletildi. Neydi o? Mesela şu anda her gün 20-30 kamyon geçiyor. Bunun en az 500 tıra çıkarılması yönünde öneride bulunuldu. Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan’ın da bu konuya olumlu yaklaştığı bana iletildi. Umudumuz şu ki, eğer bu 500 kamyon gerçekten işe yararsa bir miktar rahatlama olur. Çünkü burada ilaca, gıdaya, özellikle de suya ciddi anlamda ihtiyaç var. Tüm bunların yanı sıra ambulans sıkıntısının da giderilmesi gerekiyor. Önlemlerimizi aldık, alıyoruz. Bu ambulans sıkıntısını da ciddi anlamda gidereceğiz. İlaç, gıda vb. konularda bazı ülkelerle iş birliği yaparak da adımlar atacağız. Amerika’da politika değişikliği söz konusu olduğunda böyle bir atmosfer var. Sadece orada değil, Batı’nın her yerinde, İngiltere’de, Fransa’da… Büyük açıklamalara, içi boş insani gösterilere değil, somut adımlara ihtiyacımız var. ‘Daha iyi bir yol haritası için çabalıyoruz’ diyorlar. BM kararlarından daha iyi bir yol haritası olabilir mi? Ateşkes konusunda samimiyseniz BM kararlarını uygulaması için İsrail’e baskı yapın. Çünkü insanlar ölüyor, anneler bebeklerini kaybediyor, çocuklar ebeveynlerini kaybediyor. Bu kanayan yarayı durdurmak için bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. “Eğer ABD bu duyguyu paylaşmaya başlarsa İsrail’i durdurmak daha da kolaylaşacaktır.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu